Orhan Ersoy
1928 yılında, subay olan babamın görevde bulunduğu Akçakoca'da doğdum. İlkokula Urfa'da başladım. Ergani, Ankara, İstanbul, Beşiri, Van, Samsun'da ortaöğretimimi, İstanbul'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde 1957 yılında yüksek eğitimimi tamamladım. 1958'den 1968'e kadar Bolu Erkek Öğretmen Okulu'nda ve Bolu Lisesi'nde, 1968-69 yıllarında Kabataş Erkek Lisesi'nde resim ve sanat tarihi öğretmenliği yaptım. 1968 yılında kadro Devlet Güzel Sanat Akademisi'ne alındı. Akademiye bağlı resim ve heykel müzesinde tablo restorasyon uzmanlığı, tablo eksperliği, yönetici görevlerinde Nisan 1984'e kadar görev yaptım. O tarihte kendi isteğimle emekli oldum. Akademi'ye girdiğim 1949 yılında Galeride "Giriş Sınıfı" desen öğretmenimiz Halil Dikmen'di. Çıplak model çalışmalarımızı Şefik Bursalı yönetiyordu. Ben, atölye olarak, çok geniş kültürlü, büyük sanatçı, büyük insan Nurullah Berk'in atölyesini seçtim. Öğrencilik yıllarımızda atölye arkadaşlarımızla kurduğumuz "14'ler" grubu ile sergiler açtık. Bolu'da, öğretmenlik yıllarında, o yıllar orada olan iki akademili arkadaşım Mehmet Yücetürk ve Osman Oral'la sık sık buluşur, doğaya resme çıkar, sanat konuşmaları yapardık. Ben müzede görev yaptığım yıllarda, "o yıllar" uzun süre müzenin müdürlüğünü yapan hocam Nurullah Berk ile onun yakın arkadaşları Sabri Berkel, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Cemal Tollu, Nusret Suman, Ali Avni Çelebi ve diğer akademi hocaları ile Nurullah Bey'in çağdaşları ve arkadaşları olan değerli sanatçılarla sık sık bir araya gelirdik. Hemen hepsini çok yakından tanıma şansını buldum. Müze yıllarında bir başka büyük şansım da, Osman Hamdi Bey, Halil Paşa, Şeker Ahmet Paşa, Zonaro, Hoca Ali Rıza, Nazmi Ziya, Avni Lifij, Süleyman Seyit ve Türk resminin diğer büyük isimlerinin eserlerini restore ederken yıllarca onlarla beraber çalışır gibi, resme bakış açılarını, renklerini, dokularını, bütün ayrıntılarını çok yakından inceledim. Müze yıllarında da resim çalışmalarımı yoğun olarak sürdürdüm, sergilerimi açtım, yurtdışı sergilerine katıldım. Çocukluk yıllarımın, babamın görevi dolayısıyla çoğunlukla Doğu'da geçmesi, benim küçük yaşta doğayı sevmemi ve tanımamı sağladı. Özellikle, atlara olan ilgim bu yaşlarda başladı. Urfa'nın ilçesi Siverek'de iken bahçemizdeki ahırda babamın 3 tane çok güzel Arap atı beslediğini hatırlıyorum. Fırsat buldukça ata binerek dört nala koşturmak tutkum olmuştu. Sonraları bu atlar tuvallerimi de doldurdu. Resme ilk ilgiyi, ben 5-6 yaşlarındayken, bir İstanbul çocuğu olan babamın deniz hasreti ile çizdiği gemi resimlerinde ve İstanbul dönüşlerinde getirdiği yağlıboya İstanbul peyzajlarında duydum. Resim öğretmenlerim Van'da Reşat Türköz, Samsun'da Hasan Kavruktu. İkisi de bendeki resim sevgisine güç verdiler. Samsun Lisesi'nde 1945'te arkadaşım Yaşar Yeniceli'yle aynı sırada oturuyorduk. Okul tatil olunca kendi yaptığımız resim sehpalarımız ve yağlıboya kutularımızla şehrin dışına, kırlara çıkar hava kararıncaya kadar resim yapardık. Sonra, ikimizde bizlerde çok emeği olan sevgili hocamız Nurullah Berk'in öğrencisi olduk. Uzun yıllar süren resmi görevlerimden ayrılarak resmime daha çok zaman ayırmak istedim. Zaman zaman Avrupa ağırlıklı olmak üzere sanatımla ilgili önemli müze ve kuruluşları inceledim. Yoğun çalışmalarımı sürdürüyorum. Fırsat buldukça doğaya çıkıp çalışmayı seviyorum. İlerleyen yıllar içinde, doğadaki formların, renklerin; baş döndürücü, sınırlanamaz, çılgın güzellikleri ile yakınlığımız ilerledi. Paletime ve tuvalime girdiler. Onları seviyorum. Hiçbir kural beni bağlamıyor. Sevdiğim şeylerin resmini yapıyorum.
Hayatı, Sanatı ve Eserleri
Ressam Orhan Ersoy Sokak - BOLU
TRT Söyleşi
Orhan Ersoy 2016
Nurullah Berk :
Osman Zeki Oral :
Celalettin Eröge :
Numan Gümüş :
Kırk sekiz yıl sonra öğretmenimin yanaklarından öpmek bir sevinç ve gurur oldu benim için.
Seksen beş yılın tuallere atılan nice fırçaları, ak kağıtlara atılan karakalem çiziklerinin izlerini, mısralara dökülen ince duyguların, insan sevgisinin yüceliğini gördüm tatlı yanaklarında ve de ak saçlarında.
Atatürk cumhuriyetinin ikinci nesil kuşağı Anadolu mağralarına ilk atılan çiziklerin izleri ile çağdaş sanatcının buluşması O' nun ellerinde ve de yüreğinde. Bir mum ışığı kadar ışığı bile yeterli idi bizlere. Yüzlerimizde bu ışıktan bir iz kalmışsa bile yeterli benim için. Çıra ışığının isleri Ersoy, Oral öğretmenlerimin ve onların kuşağının el yordamı ile silinmeye başladı yüzlerimizden.
Parmakları kararsa da onların aklandı Anadolu. Anlamayana ve de bilmek istemeyenlere duyrulur.
Beden gider kalır sanat, bu fani dünya sanatsız olursa bilesiniz ki cennet yok...
Çok laf etmek bana göre değildi... Özür sanata uzanan ellerden...
Bir şiir, bir tual resim yoksa eğer orası cennet değildir...
Bilesiniz...
Acemi yazar, amatör astronom, emk. fen bil Öğt. Numan Gümüş.
Ulufer Oğuzcan :
1928 Akçakoca dogumlu olan Orhan Ersoy, babasının görevi nedeniyle gençlik yıllarında Anadolu 'nun çesitli yörelerinde yaşadı. İcinde ve resimlerinde yansıttığı doğa sevgisi, kanımca unutamadığı güzel anılarla dolu bu yıllardan kaynaklanıyor.
1957 yılında I.D.G.S.A. sinden mezun olan sanatçı 1957-1970 yılları arasında Bolu ve Istanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi 'nde tablo eksperi, restoratör ve yönetici olarak görev yaptı. Avrupa 'da Mısır ve Hindistan 'da sanatıyla ilgili incelemeler yapan Orhan Ersoy 1984 'ten bu yana çalışmalarını serbest olarak sürdürüyor.
Yurt içi ve yurt dışı koleksiyonlarda ve çeşitli müzelerde eserleri bulunan sanatçının, üstün yeteneği ve içindeki doğa sevgisiyle yasayan doğayı ve doğanın yaşam sevincini görüntülediği yapıtlarında, sanata ve kişiligine saygılı bir Usta' nın titizliği görülüyor. O, yasadığı ve yasattığı özgün uslubu ve yorumlarıyla estetiği gözardı etmeden tuvallere aktardığı renkler, lekeler, uzak yakın espaslar, görüntüler, ışık, gölge oyunlari, hepsi gereksiz ayrıntılardan temizlenerek arı ve duru yerli yerini buluyor. Ersoy, yasamdan algıladıklarını tüm coşkusu, bilgisi ve sevgisiyle kendi süzgecinden geçirerek adeta yeniden yaratıyor tuvallerde. Ve bizler bu yapıtları izlerken sanatın dokunulmaz güzelliğine, ışıklı şiirselliğine bir kez daha tanık oluyoruz.
Bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında birçok karma sergiye katılmış, kişisel sergiler açmış, resim dalında ödüller almış olan sanatçı halen Istanbul 'da yaşamaktadır.
Ulufer OĞUZCAN
Yayla Boztaş :
Halil Posbıyık :